“İnsan, çileli bir yaratık.” diyor bir söyleşisinde Şener Şen. Elmas denilen kıymetli maden 50 bin atmosfer basınç altında 500° ısıya maruz kalan karbonsa, ustanın söz ettiği o çile, karbon bazlı insanı da kıymetli yapar mı diye düşünüyorum. Zor koşullar altında güçlenip güzelleşen, karanlık dehlizlerde pırıltısıyla sakince bekleyen elmas insanlar vardır etrafınızda. Bu pırıl pırıl insanların ortak özellikleri, koşullarının zorluğunu bilmelerine rağmen şükretmeleri, sebatla beklemeleri, bu sırada bile üretmeleri ve tüm yaşananlar sırasında özlerindeki değere sakince sarılmalarıdır belki de. Hırçın, kaprisli, memnuniyetsiz değil de dozunda yaşayan, sakin sesli, huzurlu insanlardır onlar. Ayfer Tunç romanlarındaki “mevsimleri reçeller üzerinden takip eden” insanlar gibidirler; tadını sevmedikleri halde bir seveni düşünüp inciri, çileği, kayısıyı tam mevsiminde usulca kaynatanlardır. Çileli olabilirler, zor anlardan geçiyor olabilirler ama denizin en güzel anı gibi dalgasızdır ruhları hırçın sularda. Gülümsemelerden sebep göz kenarı çizgileri gibidir bu insanlar; kimini rahatsız eder kimini biricikleştirir. 

Bulunduğunuz ülkenin ekonomisi, siyasî erkin politik kararları, mesai saatiniz, havanın çok sıcak ya da çok soğuk oluşu, dilediğiniz kiloda olamamanız, gürültüsünden rahatsız olduğunuz üst komşunuzun müzik tercihi, herhangi bir sınavda yaşadığınız başarısızlık, gerçekleşme ihtimali kaygı duymanıza sebep olan korkularınız, bir türlü hayalinizdeki sevgiliyle karşılaşamamanız, ergenlik kavgalarınız, boş yere terk ettiğiniz için pişman olduğunuz eski sevgiliniz gibi birçok konuyu çile sanabiliriz büyük bir yanılgıyla. Ama hepsi bir andır, değişebilecek bir olgudur sadece. Yaşanıp geride bırakılacaktır. 

Yüzmek için atladığınız suyun çok soğuk oluşu, bıçağın yeterince keskin olmaması, birikmiş kirliler, bahçenizdeki meyve ağacının mobilyalarınıza bıraktığı lekeler, bir türlü doğru enstrümanı bulamayışınız, hatayla girdiğiniz sapa yol, mat diye aldığınız çorabın parlak çıkması, yakalayamadığınız kampanyalı uçak bileti, karpuzun yeterince soğuk olmayışı, en güzel akşamı bekleyip açtığınız şarabın kekremsi tadı ve daha nicesi için söylenmek ise hayata karşı anlamsız bir isyandır. Mutsuz olmayı bile isteye tercih etmektir. Bu gibi olaylar karşısında gösterilen tepkiler insanın kendi memnuniyetsizliğidir. 

Bu tavır kolaylıkla değiştirilebilir; yeter ki bu anlamsız olaylara o anlamı yükleyenin siz olduğunuzu fark edin. 

Çile sandığınız, gerçekten “çile” olan kendinizin ya da yakınınızın bir hastalığı değilse ya da yaşadığınız topraklarda anlamsız savaşlar yaşanmıyorsa ne olur çıkarın ortaya elmasa dönüşecek o karbonu. Sabredin, sakin olun, kimseyle hatta yaşadığınız başka bir anla bile kıyaslama yapmayın; birçok yaşananın geçeceğini, değiştirilebilir olduğunu, değişeceğini bilin. Zorlukların ödülleri olabileceğini, yazın en güzel yemişlerin yenebilmesi için kışın da yaşanması gerektiğini, büyüyüp serpilmek için zaman gerektiğini anımsayın. Sadece olumsuz koşullar için düşündüğümü sanmayın tüm bunları, tersine tüm güzelliklerin, en güzel rüzgârın, şenlikli sofraların, şen kahkahaların da bir “an” olduğunu aklınızdan çıkarmayın ki her birini yaşarken yeterince şükretmek gelsin hatırınıza. Serzenişi, önyargıyı ve kıyaslamayı terk edin gitsin. İyiyi ve güzeli, adaleti ve huzuru büyütün hem içinizde hem etrafınızda. Bu dünyada hiçbir değerli taşın ikamesi olamayacak olan kıymet, parayla satın alınamayacak olan bu duygulardır çünkü. İlla elmas isterseniz de özünüzdeki karbona sıkıca sarılın.

Author

  • Meltem Güreller

    Meltem Güreller, lisans (2002) ve yüksek lisans (2018) eğitimini de tamamladığı İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı’nda, Eleştirel Bir Veri Çalışması Olarak Yapay Zekâ Algoritmalarının Kültür Oluşumuna Etkisi başlıklı tezi üzerinde çalışmalarını doktorant olarak sürdürmektedir. Yüksek lisans tezinde yeni medyanın kurumsal iletişimde kullanımına yönelik bir araştırma yapan Güreller’in kamusal alan, gözetim ve sosyal medya konularında yayımlanmış makaleleri ve kitap bölümleri bulunmaktadır. 1998 – 2014 yılları arasında gazete, reklam ajansı, matbaa, halkla ilişkiler ajansı gibi ulusal ve uluslararası farklı kurumlarda iletişim uzmanı olarak görev alan Meltem, evli ve iki çocuk annesidir.

    View all posts

By Meltem Güreller

Meltem Güreller, lisans (2002) ve yüksek lisans (2018) eğitimini de tamamladığı İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı’nda, Eleştirel Bir Veri Çalışması Olarak Yapay Zekâ Algoritmalarının Kültür Oluşumuna Etkisi başlıklı tezi üzerinde çalışmalarını doktorant olarak sürdürmektedir. Yüksek lisans tezinde yeni medyanın kurumsal iletişimde kullanımına yönelik bir araştırma yapan Güreller’in kamusal alan, gözetim ve sosyal medya konularında yayımlanmış makaleleri ve kitap bölümleri bulunmaktadır. 1998 – 2014 yılları arasında gazete, reklam ajansı, matbaa, halkla ilişkiler ajansı gibi ulusal ve uluslararası farklı kurumlarda iletişim uzmanı olarak görev alan Meltem, evli ve iki çocuk annesidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir